Uzmanı soğuk algınlığı salgınına karşı alınabilecek önlemleri sıraladı
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, bu hastaların bir kısmının hastaneye yatırıldığını, bazılarının da yoğun bakıma alındığını söyledi.
Bu durumun ‘soğuk algınlığı salgını’ olarak adlandırıldığını belirten Prof. Dr. Sönmezoğlu, bu salgından korunmak için neler yapılması gerektiğini anlatıyor.
Prof. Dr. Sönmezoğlu, 2023 yılının kasım ayı itibariyle Türkiye’nin yanı sıra Avrupa ve Kuzey Amerika’da da solunum yolu enfeksiyonlarının arttığını ifade ediyor. Bu enfeksiyonların ‘tripledemik’ yani üçlü virüs salgını şeklinde seyrettiğini söylüyor.
“VİRÜSLERİ UNUTAN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZ BU SALGINA SEBEP OLDU”
Prof. Dr. Sönmezoğlu, bu salgının Covid-19’un tek başına neden olduğu bir salgın olmadığını, aksine birçok virüsün birlikte veya ardışık olarak insanları etkilediğini vurguluyor. Bu salgının nedenini şöyle açıklıyor:
“2020 yılında Covid salgını başladığında ve 2022 ve 2023 yıllarında, her kış karşılaştığımız influenza virüsü ortadan kayboldu. Çünkü insanlar 3 yıl boyunca evlerine kapandılar, dışarı çıktıklarında da maske taktılar. Bu yüzden bu virüslere karşı bağışıklık sistemimiz zayıfladı. Bu yıl ise influenza virüsü tekrar ortaya çıktı. Çünkü insanlar yeniden sosyalleşmeye başladı, korunma önlemleri azaldı. Bu da bağışıklık sistemimizin unuttuğu virüslerin hızla yayılmasına neden oldu.”
Prof. Dr. Sönmezoğlu, özellikle İstanbul ve çevresinde çok fazla enfeksiyon vakası olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Hastane acilleri, enfeksiyon, göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz poliklinikleri çok kalabalık. Acil servislerde uzun kuyruklar oluşuyor. Hastaneye yatışlar çok artıyor. Hatta yoğun bakımlar, grip ve benzeri hastalıkların neden olduğu akciğer enfeksiyonlarıyla doluyor. Yani çok ciddi bir salgın durumu var” diyor.
“OMİCRONUN YENİ VARYANTINA KARŞI AŞILAR KORUMUYOR”
Prof. Dr. Sönmezoğlu, Covid-19’un bu salgında da rol oynadığını, ancak bu sefer Omicron varyantının bir alt tipi olan yeni bir varyantın yüzde 20 oranında görüldüğünü söylüyor. Bu varyantın daha çok duyulacağını belirten Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Bu varyanta karşı aşı olanların veya covid geçirenlerin de bağışıklığı yetersiz kalıyor. Bu yüzden herkes bu varyanttan etkilenebiliyor. 3 yıl boyunca hiç enfeksiyon geçirmemiş, evinde kalmış insanlar bile şu anda covid oluyor. Bu varyantı daha çok duyacağız” diyor.
“VİRÜSLER KARIŞTI”
Prof. Dr. Sönmezoğlu, unutulan influenza A (grip) ve pandemi sırasında kaybolan RSV virüsünün de bu salgına katıldığını, üç virüsün bir arada veya peş peşe görüldüğünü anlatıyor. “Önceden RSV virüsü salgın yapardı ama kasım, aralık aylarında biterdi. Sonra influenza virüsü başlardı. Ama şimdi bu üç virüs karıştı. Bu yüzden insanlar, burun akıntısı, öksürük, kırıklık gibi belirtilerin geçmek üzereyken yeniden başladığını söylüyor. Yani bitmek bilmeyen bir enfeksiyon ve buna bağlı rahatsızlıklar var. Bunun sebebi de virüslerin sırayla bizi etkilemesi. Zayıflamış bağışıklık sistemiyle birlikte salgın boyutunda bir durum var” diyor.
“RİSKLİ GRUPLAR DİKKATLİ OLMALI”
Prof. Dr. Sönmezoğlu, bu sorunun her yaştan ve her kesimden insanı etkilediğini, ancak bazı riskli grupların daha ağır seyreden, hastaneye yatmayı gerektiren hatta ölümcül olabilen enfeksiyonlara yakalandığını söylüyor. “Özellikle 5 yaş altı çocuklar ve 65 yaş üstü kişiler daha ağır geçiriyor. Ayrıca 70 yaş üstü kişiler, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar da riskli gruplar olarak sayılıyor. Bu kişilerin mutlaka hastaneye gitmelerini ve tedavi olmalarını tavsiye ediyoruz” diyor.
“BELİRTİLER AYNI AMA TEDAVİLER FARKLI”
Prof. Dr. Sönmezoğlu, ilk muayenede RSV, influenza veya covid olduğunu kesin olarak ayırt etmenin mümkün olmadığını, çünkü hepsinin benzer belirtiler gösterdiğini söylüyor. “Hepsinde ateş, kırıklık, vücut ağrıları, sırt ağrıları, boğaz ağrısı ve öksürük oluyor. Öksürük uzun süre kuru kalıyor, sonra balgamlanıyor ve alıştığımız enfeksiyonlara göre daha uzun sürüyor. Hastalar göğüs ağrısı, kaburga ağrıları, sırt ağrıları çekiyor” diyor.
Prof. Dr. Sönmezoğlu, belirtiler aynı olsa da enfeksiyonların farklı tedavi protokolleri olduğunu ve bu yüzden özellikle riskli gruplarda tanı konulup uygun tedavi uygulanması gerektiğini vurguluyor. “Hem covid hem de influenza için tanı koyduğumuzda etkili ilaçlar kullanıyoruz. RSV ise çocuklarda, özellikle de bir yaş altındakilerde, zatürre veya ölüme yol açabiliyor. Çocukluk astımlarının nedeni de RSV virüsü oluyor. Bu yüzden tanı koyup ona göre tedavi yapıyoruz. Bu yüzden çocuk veya yaşlı kişiler enfeksiyonu ağır geçiriyorsa hastaneye gitmeli ve tanı koydurup uygun tedavi almalı. Böylece hem kısa sürede iyileşebilir hem de başkalarına bulaştırmayı önleyebilir” diyor.